Rafet ULUTÜRK
“ABD olmadan olmaz” diyenler şaşkın. Türk devleti tarihi bir başarıya imza attı. Dünya takdir etti. Ama içimizden bazıları hâlâ eski alışkanlıklarla direnmeyi sürdürüyor…
Ankara – Türkiye Cumhuriyeti, 41 yıllık terörle mücadelenin en kritik dönüm noktalarından birine ulaştı. Terör örgütü PKK, ilk kez resmî şekilde silahlarını bırakıp teslim etti. Üstelik bu teslimiyet, Türkiye’nin kontrolü altında, üçüncü bir ülke gözetimi olmadan, doğrudan devletin iradesiyle gerçekleşti. Bu gelişme dünya basınında geniş yankı buldu, birçok ülke “büyük başarı” başlıkları attı. Ancak ne yazık ki, bazı kesimler Türkiye’de bu gelişmeye hâlâ inanamıyor.
“Bunu ABD yaptırmıştır” Ezberi Yine Sahnede
Olayın hemen ardından sosyal medyada ve bazı köşe yazılarında tanıdık bir söylem yeniden dolaşıma sokuldu:
“ABD istemeseydi bu olmazdı.”
“Kesin CIA planı.”
“Türkiye tek başına bu işi başaramaz.”
Bu ifadeler bir şaşkınlık değil, aslında bir zihinsel teslimiyetin itirafı gibi duruyor. Çünkü yıllardır Türkiye’nin büyük işler başarması için “dış güç onayı” gerektiğine inanan bir anlayış, şimdi bu tablonun gerçekliğini kabul etmekte zorlanıyor.
Devlet Aklıyla Kazanılan Bir Zafer
Güvenlik kaynaklarına göre, bu süreç uzun yıllardır yürütülen istihbarat, saha çalışmaları, diplomatik temaslar ve psikolojik üstünlük stratejilerinin sonucudur. Sahada kararlı bir şekilde sürdürülen operasyonlarla örgütün hareket kabiliyeti sıfıra indirildi. Aynı zamanda Türkiye, sahada elde ettiği bu başarıyı masa başında da güçlü bir stratejiyle pekiştirdi.
Hiçbir dış ülkenin gözetimine ihtiyaç duyulmadı. Türkiye kendi iradesiyle, kendi istihbaratı ve ordusuyla süreci yönetti. Teslim edilen silahlar güvenli şekilde bertaraf edildi.
Dünya Takdir Etti, Bizimkiler Şüpheyle İzledi
Dünya medyası, bu gelişmeyi “Türk devletinin stratejik ve tarihî zaferi” olarak niteledi.
Bazı Avrupa ülkeleri sessiz kaldı ama bu sessizlik, kabulün bir ifadesiydi.
Bölge ülkeleri dikkatle izledi.
Düşman devletler şaşkınlıkla sustu.
Ama içimizde, bu başarıyı küçümsemek için hâlâ çabalayanlar var.
Buna bazı analistler “psikolojik teslimiyetin direnişi” adını veriyor.
Yani kişi öyle çok ABD’ye, NATO’ya, Batı’ya bağlanmış ki; Türkiye’nin tek başına iş başarması fikri onun ezberini yıkıyor. Ve bu da onu korkutuyor.
Bu Yeni Türkiye’yi Kabullenmek Zor Ama Gerçek
Türkiye artık emir alan değil, karar veren bir ülke.
Silahların gölgesinde büyüyen bu halk, artık devletinin gölgesinde güvenle yaşıyor.
Ama bazı kesimler için bu gerçek hâlâ bir “komplo ihtimali”. Çünkü zihinler bağımsız değilse, başarıya da bağımsız bir açıklama getirilemiyor.
Bu Zafer Hepimiz İçin
Bu başarı sadece hükümetin ya da bir partinin değil; Türk milletinin zaferidir.
İnansalar da inanmasalar da…
Bu topraklarda büyüyen her çocuğun geleceğine dair bir umut taşır.
Artık silah değil, söz konuşacak.
Artık korku değil, irade belirleyici olacak.
Son Söz: “İnanmayanlara Rağmen Yola Devam”
Bazıları hâlâ “Amerika ne dedi?” sorusuyla uyanıyor.
Ama artık o sayfa kapandı.
Bu başarıyı ABD yazmadı, NATO çizmedi, CIA yönetmedi.
Bu senaryoyu Türk devleti yazdı.
Ve inanın, bu sadece bir başlangıç.
Not:
Bu makale, Türkiye’de bazı zihinlerin hâlâ Batı’ya göbekten bağlı oluşunu eleştirirken, aynı zamanda empati kurarak değişimin zorluğuna da dikkat çekmektedir.
Ancak değişim gerçektir. Ve bu gerçek artık inkârla değil, gururla karşılanmalıdır.

Sancak Üzerinden Kurulan Tuzak: Balkanlar Nereye Gidiyor?
“Ortadoğu’nun Yeni Kurgusunda Türkiye:
“ZAFERİN ADI TÜRKİYE: BİR MİLLETİN DİRİLİŞİ”
Türkiye – Dünyanın İnsanlık Tarihi
BAŞLIKSIZ KALMASIN: TERÖRÜN BİTTİĞİ YERDE UMUT BAŞLAR
DÜNYA TÜRK GÖNÜLLÜLER BİRLİĞİ – AÇIKLAMADIR
Sofya Merkez Mezarlığı’ndaki Yeni Müslüman Parselinde İlk Defin Gerçekleştirildi