Ahmet AĞCA
Masanın Kurucusu, Cephelerin Aklı”
Bazen bir cümle tarihin yönünü değiştirir.
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara, Ortadoğu’nun yeniden kurgulandığı bu kırılma çağında işte tam da böyle bir cümleyle konuştu:
“Barış isteyenle masaya otururuz, savaş isteyenle cephede buluşuruz.”
Bu söz, yıkımdan öğrenilmiş dersin, direnişten doğmuş iradenin ve Türkiye’nin merkeze oturduğu yeni Ortadoğu denklemine açık bir göndermedir.
Dürzi Katliamı: Sessizliğin Utancı, İsrail’in Suçu
Suriye’nin güneyinde, Dürzi çetelerinin saldırısından kaçan yüzlerce Müslüman kadın ve çocuk, dağ yollarında katliamdan kurtulmaya çalışıyor.
Bıçakla boğazlanmış bebekler, çırılçıplak sürüklenen kadınlar, infaz edilen yaşlılar…
Ve içlerinden biri, kameralara şu cümleyi haykırıyor:
“İsrail bu domuzları destekliyor, peki siz neredesiniz ey ümmet?”
Bu feryat, sadece Dera’dan değil; Kudüs’ten, Gazze’den, Halep’ten, Musul’dan gelen ortak bir çığlıktır.
Ve artık bu çığlığa kulak tıkayan herkesin insanlıkla olan ilişkisi sorgulanmalıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Suriye’yi Böldürtmeyeceğiz!”
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki gün önce net konuştu:
“Suriye’yi böldürtmeyeceğiz. Bölmek isteyenlerle her türlü mücadeleye hazırız.”
Bu söz bir duruşun değil, bir liderliğin ilanıdır.
Ortadoğu’nun haritasını yeniden çizmeye çalışanlara, içeriden taşeron olanlara, dışarıdan petrol karşılığı piyonluk yapanlara açık mesajdır.
Artık bu topraklarda masa kuracak olan, başkaları değil biziz.
Türkiye: Medeniyetin Son Siperidir
Bugün Suriye’de yaşananlar, sadece bir iç savaş değildir.
Bu, İslam coğrafyasının varlık yokluk savaşıdır.
Ve bu savaşın sonunda ya:
• Ümmet yeniden doğrulacak,
• Ya da haritalarda bir halk, tarihte bir medeniyet silinecektir.
Türkiye, bu denklemde sadece bir aktör değil, merkezdir.
Barış Türkiye’siz kurulmaz.
Direniş Türkiye’siz yürütülemez.
Adalet Türkiye’siz tecelli edemez.
Ahmed Şara’nın Sözleriyle Ortadoğu’nun Gerçek Yüzü
“Kim barış istiyorsa Ahmed Şara hazırdır, kim savaş istiyorsa Ebu Muhammed el-Colani hazırdır” diyen bir lider,
aynı zamanda şunu da söylüyor:
“Türkiye neredeyse, biz oradayız.”
Çünkü Türkiye, tarihin yükünü taşımakla görevli bir millettir.
Bugün Şam’da barış varsa, yarın Gazze’de umut vardır.
Bugün Türkiye varsa, yarın ümmet ayaktadır.
Ey Ümmet! Masada Değilsen Menüdensin!
Bugün mazlum kadınlar “Siz neredesiniz?” diye soruyorsa,
yarın tarih de “Neredeydiniz?” diye soracaktır.
Ahmed Şara’nın cümlesi, Erdoğan’ın kararlılığı ve mazlumların feryadı birleştiğinde ortaya çıkan gerçek şudur:
“Türkiye varsa umut vardır, Türkiye yoksa harita vardır.”
Ya ümmetin geleceğini çizeceğiz,
ya haritacılara geleceğimizi teslim edeceğiz.

Sancak Üzerinden Kurulan Tuzak: Balkanlar Nereye Gidiyor?
“Ortadoğu’nun Yeni Kurgusunda Türkiye:
“ZAFERİN ADI TÜRKİYE: BİR MİLLETİN DİRİLİŞİ”
Türkiye – Dünyanın İnsanlık Tarihi
BAŞLIKSIZ KALMASIN: TERÖRÜN BİTTİĞİ YERDE UMUT BAŞLAR
DÜNYA TÜRK GÖNÜLLÜLER BİRLİĞİ – AÇIKLAMADIR
Sofya Merkez Mezarlığı’ndaki Yeni Müslüman Parselinde İlk Defin Gerçekleştirildi